22 Ekim 2015 Perşembe

Würzburg

Romantik yolun ilk durağı olan Würzburg’a doğru yola çıkıyoruz. Heilderberg’den 164 km yolumuz var. Navigasyona Würzburg The Residence Palace yazıyoruz. Otopark sıkıntısı yaşamadan, Parkplatz Residenz oklarını takip ederek, sarayın otoparkına aracımızı 4 euro karşılığı park ediyoruz.
Residence Palace’ın bahçesi bile çok etkileyici, peyzaj şahane, sadece bahçeyi gezmek isterseniz ücretsiz. Saray UNESCO Dünya miras listesinde, dünyada tavana çizilmiş en büyük fresk burada.  Fresk sanatçısı Giovanni Battista Tiepolo adında Venedikli bir İtalyan.
Nisan ve Ekim ayları arası saat 09.00 – 18.00 arası
Kasım ve Mart ayları arası saat 10.00 – 16.30 arası ziyarete açık; son giriş kapanış saatinden 30 dakika önce
Giriş ücreti ise: 7,50 euro
Barok tarzda ki saray; birçok farklı milletten ressam, heykeltıraş ve mimar tarafından 18. Yüzyılda yapılmış, maalesef 2. Dünya Savaşı sırasında 16 Mart 1945’de ağır hava bombardımanından büyük yara almış ve harabeye dönmüş. Restorasyonu 1987’ye kadar devam etmiş.

Balthasar Neumann tarafından tasarlanmış devasa giriş merdiveninin tavanında,  Tiepolo’nun 18x30 metre ebatında ki freskini inceliyoruz hayran hayran. Gezegenler ve Kıtalar Alegorisi olarak adlandırılan freskte Apollo günlük işleriyle uğraşırken resmedilmiş. Onun etrafındaki tanrılar gezegenleri, figürler ise Amerika, Asya, Afrika ve Avrupa’yı temsil ediyormuş. Resmettiği hayvanların ise çoğunu hiç görmediğinden, filin kulaklarını ve hortumunu farklı; devekuşunun ayaklarını ise insan ayakları gibi resmetmiş. Bu arada bombardıman sırasında çatı zarar görmediğinden resimler orijinal.






Büyük salonları, geniş merdivenleri, heykelleri, freskleri, goblen tabloları, aynalı odası ile gerçekten olağanüstü bu saray. Aracımızı burada bırakarak merkeze doğru yürüyoruz. 



Media Markt gibi markalarında olduğu şehrin alışveriş caddesinden yürüyerek eski şehirde, görülecek yerler arasında 105 metre yüksekliğinde, Almanya’nın 4. Büyük katedrali olan Dom St. Kilian’a geliyoruz. Burası da bombardıman sırasında büyük darbe almış ve 1967’de yenilenmiş.

Noel zamanı, Noel pazarının da kurulduğu, şehrin meydanı Marktplatz’da şimdilerde belediye kütüphanesinin ve turizm danışma bürosunun olduğu sarı renkli bina Falkenhous. Buradan ücretsiz haritanızı alabilirsiniz. Onun dışında dilerseniz 3 euroya Würzburg Welcome Card satılıyor. Bu kartı alırsanız The Residence Palace girişinde 1 euro indirim yapılıyor; anlaşmalı hediyelik eşyacılardan %10 indirim hakkı kazanıyorsunuz; bazı şehir turlarında da sembolik indirimler yapılıyor vs.
Falkenhous’un hemen yanında da St. Mary Şapeli bulunuyor.

St. Mary Şapeli

Çok kısa bir yürüyüşle Alte Mainbrücke’ye geliyoruz. Burası eski şehri, kaleye bağlayan köprü. Her zaman var mı bilmiyorum ama biz gittiğimizde yol boyunca ve köprü üzerinde pazar kuruluydu. Würzburg aynı zamanda şarabı ve şarap bağlarıyla da ünlü. Köprü girişindeki cafelerden birinden 2,5 euroya şarabımızı alıyoruz ve Marienberg Kalesine karşı şarabımızı içiyoruz. Heilderberg’de de kaleyi gezdiğimiz ve artık yorulmaya başladığımız için kaleye gitmekten vazgeçiyoruz. Ve bu gece konaklayacağımız Rothenburg’a doğru yola çıkıyoruz.




19 Ekim 2015 Pazartesi

Heilderberg

Aslında Heilderberg romantik yol rotasında değil ama Almanya'nın en romantik kenti (Wege der Romantik) diye anılan, adına şarkılar yazılan bu şehri buraya kadar gelmişken görmemek olmazdı.

Burada kalacağımız oteli booking.com dan satın aldık. Araba park etmek için ek ücret ödemek istemediğimizden bizim için en önemli kriter ücretsiz otoparkının olmasıydı.
Otelimiz Türk bir ailenin işlettiği B&B Hotel Heilderberg.
Kahvaltı hariç iki kişilik oda için 66 euro ödedik. Otelden çok memnun kaldık, otele giriş saati 14.00’dan çok daha önce orada olmamıza rağmen bizi hiç bekletmediler, hemen odalarımıza yerleştik. Aracımızı şehirde nerede park edebiliriz, nereleri gezebiliriz, nerede yemek yiyebiliriz gibi tüm bilgileri Türkçe aldık ☺ İnternet hiç kesintisiz çalıştı. Gayet temiz, fiyat performans oranı yüksek otellerden biriydi. Ancak aracınız yoksa merkeze yürüyerek ulaşabileceğiniz bir mesafe de değil. Belki böyle bir durumda Altstadt yani eski şehir merkezinde ki otellerden birinde kalabilirsiniz ve hiç araç kullanma sorununuz kalmaz ama baştan uyarayım otel fiyatları epey yüksek.
Biz mis gibi bir uyku çektikten sonra, aracımızla merkeze indik, otopark sorunu hiç yok, her yer otopark, otoparkların çeşitli numaraları var ve buna göre yönlendirmeleri var.  7 numaralı parkhaus’a  6 saat aracımızı bıraktık ve toplamda 3,5 euro ödedik. Otoparktan çıkıp 5 dakika yürüyünce şehrin en meşhur caddesi olan Hauptstrasse’ye ulaşılıyor. Burası 1,6 km uzunluğuyla Avrupa’nın sadece yayalara ayrılmış en uzun caddesiymiş. Kafelerin, hediyelik eşya satan dükkânların bulunduğu yürümesi oldukça keyifli bir cadde. Caddenin sonuna doğru Marktplatz , kentin en eski meydanlarından biri, haftalık Pazar yeri olmasının dışında, geçmiş yüzyıllarda halka açık duruşmalara ev sahipliği yapmış, 1970 lerin sonunda sadece yayaların ulaşımına açık hale getirilmiş. Bazen klasik müzik konserlerinin de olduğu Gotik tarzdaki Holy Ghost Kilisesi de (Heiliggeistkirche) bu meydanda. Ortasındaki Herkül Çeşmesi ise 1706-1709 yılları arasında yapılmış, 30 yıl savaşları sırasında yerle bir olan şehrin yeniden inşasında gösterilen insanüstü çabayı simgeliyormuş.
Meydana oldukça yakın Hotel zum Ritter, adından da anlaşılacağı gibi halen otel olarak hizmet vermekte 1592 yılında inşa edilmiş, Alman mimarlık tarihinin, geç Rönesans döneminin en etkileyici  binalarından deniliyor, biz de pek etkilendik kendisinden ☺

Buradan nehre doğru yürüyüp, eski köprü ( Alte Brücke ) diye bilinen, Carl-Theodor Brücke’e geliyoruz. Buraya aşık oluyorum, Neckar nehri, şehri ikiye bölmüş, her yer yemyeşil, manzara muhteşem, boşuna Almanya’nın en romantik şehri denmiyor buraya. Köprüyü, eski kente bağlayan noktada bir de bronz maymun heykeli var, insanlar sıra olmuş, heykelle resim çektiriyorlar, tabii ki bizde eksik kalmadık, birbirinden anlamsız bir sürü maymun kafalı resmimiz oldu ☺



Subwayden aldığımız sandviçlerimizi Neckar nehri kıyısında yayılıp yedikten sonra, Heilderberg kalesine çıkmak için Bergbahnen denilen fünikülere biniyoruz. Eğer fırsatını bulursanız bu 50 kişilik fünikülerin en önüne oturun çünkü yukarı çıktıkça manzara çok güzel. Bu arada kalkış noktası Konmarktplatz’de, istasyon adı station Kornmarkt. Tam yanında da 12 numaralı otopark var.
Fünikülerin ilk durağı Heilderberg Kalesi, 13. yüzyıldan kalma kırmızı kum taşları kullanılarak yapılmış, 1764 yılında yıldırım çarpması sonucu  büyük oranda harap olmuş. Birçok alanda tadilat var. İçeride eczacılık müzesi ve dünyanın en büyük ahşap fıçısı var. Şehrin en güzel manzarası kaleden.  Kaleden, aşağıya yürüyerek iniyoruz, kesinlikle tavsiye ederim, oldukça keyifli bir yol.
Heilderberg Kalesi'nin manzarası
Kaleden iniş yolu

Yemek için Hauptstrasse’de bir İtalyan restoranına oturduk, daha doğrusu biz öyle sanıyorduk, oturduktan 5 dakika sonra anladık ki, sahibi, tüm çalışanlar ve aşçısı dahil Türk

Heilderberg’de bir de meşhur filozoflar yolu (Philosophenweg) var. Karl Thedor Brücke’den devam ettiğinizde oldukça yorucu yılanlı yol adında dik bir patikaya varılıyormuş, oradan devam ettiğinizde de filozoflar yoluna ulaşılıyormuş. Aslında bizim planlamamızda bu yolda vardı ancak Heilderberg’de her yeri o kadar sevdik ve o kadar fazla oyalandık ki, vaktimiz kalmadı. Buradan içine kaleyi de alan güzel Heilderberg fotoğrafları çekiliyormuş, haberiniz olsun

Bu arada Almanya’nın en eski üniversitesi Heilderberg Üniversitesi’de burada, dolayısıyla genç nüfus fazla şehirde.


Yazımın başında bahsettiğim; şarkıyı ( Ich hab'mein Herz in Heilderberg verloren = I lost my heart in Heilderberg ) youtube'dan güzel Heilderberg görüntüleri eşliğinde dinleyebilirsiniz. Tabii şarkıya dayanabilirsiniz :) 

https://www.youtube.com/watch?v=BY5UBz5JlTw







16 Ekim 2015 Cuma

Frankfurt

Berlin, Hamburg, Münih ve Köln'den sonra Almanya'nın beşinci büyük şehri olan Frankfurt’u da buraya kadar gelmişken az da olsa görelim istedik. Şehrin resmi adı Frankfurt am Main yani Main üzerindeki Frankfurt.
► Almanya’da Brandenburg eyaletinde Frankfurt isimli bir şehir daha varmış ◄


Avrupa’nın finans merkezi olarak geçen Frankfurt’ta,  genellikle bankalara ait olan gökdelenler her yerde. Bunlardan Commerzbank Tower Almanya’nın en yüksek gökdeleni (yükseklik 259 metre ) ama bence daha da önemlisi dünyadaki ilk ekolojik gökdelen olması.  Enerji tüketimini azaltmak için doğal bir havalandırma sistemi yapılmış, binadaki ofisler yapay aydınlatma ve havalandırmaya en az ihtiyaç duyulacak şekilde tasarlanmış. Eğer mimari yapılara ilginiz varsa her ayın son cumartesi günü ücretsiz turlar düzenleniyor. Web sitesinden bu turlarla ilgili bilgi alabilir, hatta rezervasyon yaptırabilirsiniz.


Frankfurt, yemyeşil bir şehir, 2011 yılında Dünyanın yaşam kalitesi en yüksek 7. Şehri seçilmiş. Sabah çok erken saatlerde burada olduğumuz için etraf oldukça sessiz ve tenhaydı. Araba ile şehri turladık. Sonrasında navigasyonumuza Römerplatz yazarak buraya en yakın yere aracımızı park ettik. 
Kentin tarihi meydanı Römer’de ki binalar 2. Dünya savaşında yıkılmış ve sonrasında aslına uygun olarak tekrar yapılmış. Bu rengarenk binalar bana  Brugge’ü anımsattı.
Binaların giriş katlarında hediyelik eşya dükkanları ve cafeler var. Adalet çeşmesi ve Nikolai Kilisesi de bu meydanda. Bir yazıda okumuştum; bu meydandaki çeşmelerde imparatorların tahta çıkma törenleri sırasında şarap akıtılırmış; bu geleneğin hala belirli zamanlarda devam ettiği ve turistlerin çok ilgisini çektiği söyleniyor.
Bu arada Frankfurt’un şarabı meşhurmuş, yalnız üzümden değil, elmadan yapılanı, Apfelwein denen bu içkiyi biz maalesef içemedik ama siz sakın denemeden dönmeyin. Meydana girmeden yan yana dizili büfelerden birinde kahvaltımızı yaptık. Zaten etraf Sosis ve bira satışı yapan büfelerle dolu. Erken saat olmasına rağmen açıklar. Bu arada bir çok evsiz, sokaklarda uyuyan insan dikkatimi çekti.Römer'den nehir tarafına doğru çok kısa bir yürüyüşle, Main üzerindeki en meşhur köprü olan Eiserner Steg Köprüsüne geldik. Burada sabah sporunu yapan, bisiklete binan insanları görünce içimiz açıldı. Avrupa'da bir çok köprüde olduğu gibi burada da aşk kilitleri takılı her yerde. Bir tarafı gökdelenlere, modern binalara, diğer tarafı tarihi binalara bakan köprüde bol bol fotoğraf çektik. En güzel Frankfurt fotoğraflarının bu köprüden çekildiği söyleniyor haberiniz olsun ☺

Bu köprünün altından her gün ilki 11.00’de ve sonuncusu 17.00’de olmak üzere Main Nehri tekne turları da yapılıyor. İki seçenek var 50 dakikalık veya 100 dakikalık; 50 dakikalık kişi başı: 8.95 euro; 100 dakikalık: 11.95 euro, 6-15 yaş içinse 4,95 euro ödüyorsunuz. Frankfurt kartı olanlara %20 de indirim varmış.

Köprüden geçildiğinde Frankfurt’un en hareketli, yapılacak şeylerin en fazla olduğu Sachsenhausen’e ulaşılıyormuş. Ama biz ulaşmadık ☺ Hem Frankfurt bizi çok etkilemediğinden hem sabah erken saatlerde burada bulunduğumuzdan ama en önemlisi Heilderberg’e bir an önce gitmek istediğimizden, yola koyulduk.

Frankfurt, Heilderberg arası 89 km.

Eğer sizin vaktiniz varsa ve alışverişe de meraklıysanız; birçok meşhur markanın ve şık kafelerin olduğu, trafiğe kapalı olan Zeil caddesine de gidebilirsiniz.

Turist danışma merkezleri havaalanında, ana tren istasyonunda ve Römer’de var, buralardan ücretsiz şehir haritanızı alabilirsiniz. Römer’de ki saat 09.30 – 17.30 arası açık.

Bir de son bir bilgi, Frankfurt havaalanı, dünyanın en yoğun havaalanlarından biri, olurda aktarmanızı buradan yaparsanız, yani yolunuz düşerse ve vaktiniz varsa şehir merkezine taksi ortalama 15 dakikada gidiyor ve 25 euro tutuyormuş bilginiz olsun. Bunun dışında terminal 1’den tren ile S-Bahn hattındaki S8 ve S9 trenleri ile Frankfurt şehir merkezindeki Tren istasyonuna (Hauptbahnhof ) gidebilirsiniz. Yalnız dikkat edin birde buradan diğer şehirlere giden trenler var. “S “ harfi ile gösterilen istasyondan bineceksiniz. Tren biletleri ise 3,55 euro ve merkeze yaklaşık 15-20 dakika sürüyor.















Almanya - Araba ile Romantik Yol

Rothenburg ob der Tauber
2014 kurban bayramı tatilinin ekim ayına denk gelmesiyle, sonbaharda en güzel neresi olur, nereye gitmeliyiz diye düşünmeye başladık. Aslında Almanya, görülmesi gereken ülkeler listemde ilk sıralarda yer almasa da, son dönemde instagram ve pinterestte beğendiğim seyahat fotoğraflarının çoğunun romantik yol rotasındaki kasabalar çıkması Almanya ile ilgili bütün önyargılarımı yıktı ve listemde bir anda sıyrılarak ön sıralarda ki yerini aldı. Bu durumda uzun zamandır aklımda olan Romantik Yol güzergâhını yapmaya karar vermek pek de zor olmadı.


Ortaçağ kasabaları, peri masallarından fırlayan kaleleri, Bavyera Alplerinin muhteşem manzarası, tertemiz havası, olağanüstü doğası,  yüzyıllar boyunca korunmuş binaları ve muhteşem sonbahar manzaraları ile tamamlanan gezimizin sonunda ne kadar doğru bir karar verdiğimizi, buraya en çok yakışan mevsimin sonbahar olduğunu düşündük. 

Romantik yol; Würzburg’da başlayıp  Füssen’de bitiyor, ya da tam tersi Füssen’de başlayıp Würzburg’da bitiyor da diyebiliriz ☺ hangisinden başlamak isterseniz, tercih size kalmış. Würzburg, Frankfurt’a  120 km
Füssen’de Münih’e 132 km. mesafede.
Biz uçak biletlerini Frankfurt gidiş Münih dönüş daha uygun fiyata bulduğumuz için gezimize yukarıdan başladık.
Würzburg ve Füssen dahil toplam 28 kasabayı kapsayan romantik yol araç ile 350 km. Aynı zamanda 440 km lik bir de bisiklet yolu var.





Araç Kiralama İşlemleri:
Bu güzergahta Europabus’ın Mayıs ve Ekim ayları arasında her gün sefer yapan Frankfurt-Münih arası otobüsleri var. Rota üzerinde istediğiniz yerde inip, başka bir gün diğer otobüsle devam edebiliyorsunuz. Eğer valiziniz veya bisikletiniz varsa onlar içinde ayrı rezervasyon yaptırmanız gerekiyor.
Biz hem 4 kişi olduğumuz için, hem çok fazla saatlere takılmadan daha bağımsız hareket etmek istediğimizden ama en önemlisi yurtdışında araba kullanma deneyimini yaşamak için araç kiralamaya karar verdik.
Üstelik aracı Frankfurt havalimanında teslim alıp, Münih havalimanında teslim ettiğimizden çok da konforlu bir seyahat oldu. Eğer teslim aldığınızdan başka bir noktaya bırakacaksanız biraz fiyat farkı ödemeniz gerekiyor ama aynı yolu geri dönmeyecek olmak ve gün kaybetmemek bu farkı ödemeye fazlası ile değiyor. Zaten fark dediğime bakmayın, taş çatlasın 20 Euro ☺
Bütün global araba kiralama şirketlerinin; hertz, avis, budget, europcar, sixt gibi, internet sitelerinde aracı hangi şehirde, nereden, saat kaçta teslim alacaksınız, nereye hangi gün, saat kaçta teslim edeceksiniz gibi sorular içeren formlar var. Bunları doldurduğunuzda size anında araç kategorilerine göre fiyatlandırmalar sunuyor. Biz en uygun seçenekleri sunan Sixt rent a cardan kiralamaya karar verdik.  Bu arada aklınızda olsun indiğiniz anda havalimanında da kiralama işlemlerini yapabilirsiniz. Ama biz ilk kez araç kiralayacağımız için ya yoğun bir dönem olursa, ya araç bulamazsak, zaten kısıtlı günümüz var, vakit kaybedersek diye kendimizi garanti altına aldık ve gitmeden internet sitesinden bütün işlemlerimizi hallettik.  4 kişi olduğumuz, vaktimizin çoğunu arabada geçireceğimiz ve valizlerimizi de hesaba katarak, VW Passat kiralamaya karar verdik.
1.gün sabah 06.00’da Frankfurt havaalanından teslim alacak, 5. Gün saat 14.30’da Münih havaalanına teslim edecek şekilde, kilometre sınırı olmadan, navigasyon ve sigortalar dahil toplam: 296 euro ödedik.

►Münih havalimanına geldiğimizde 1033 km yol yapmıştık ve benzin için toplam 77 euro ödedik ◄

Frankfurt Havalimanında; İşlemlerin yapıldığı ve tüm rent a car firmalarının bulunduğu alan terminal 1’de. Bavulları aldıktan sonra her yerde car rental /airport city mall yönlendirmeleri var zaten. Bunları takip edip kolayca ulaşabilirsiniz.
Bu bilgilerin hepsi rezervasyonu yaptıktan sonra mailinize detaylı olarak gönderiliyor. ( aracı nereden teslim alacaksınız, nereye bırakacaksınız, hangi saatler arasında açık vs.)
Rent a car firmalarının çalışma saatleri:
Pazartesi-Cuma: 05.00 – 24.00
Cumartesi-Pazar ve tatil günleri: 06.00 – 24.00
**Kiralama işlemini Münih’ten yapacaksanız rent a car ofisleri her gün 05.30 – 24.00 arası açık, ancak aracı teslim işlemini 24 saat boyunca yapabilirsiniz. 

Rota Hazırlıkları:
Romantik Yol; toplamda 28 kasaba, uçak ile seyahat edeceğimiz için Frankfurt ve Münih gibi 2 de büyük şehir, bir de buralara kadar gelmişken Heilderberg’i görmeden olmaz deyip gezi planına ekleyince ve hepsi için hepi topu 4,5 günümüz olunca, planlamayı çok iyi yapmamız gerekti.
Gitmeden özellikle görülmesi gereken yerleri listeledik, epey araştırma yaptık ve kendimize göre bir planlama oluşturduk.

Uçak:
Ankara’dan aktarma yapmadan direk uçuş bulmak maalesef çok zor. Frankfurt’a sun express’in direk uçuşu olduğunu öğrenince hele de uçuş saatinin 02.35 olduğunu, sabah 05.00 gibi orada olacağımızı ve hiç gün kaybımız olmayacağını görünce balıklama atladık bu işe ve sun express’den gidiş biletlerimizi kestirdik.
Hiç rötarsız sabah 05.10’da Frankfurt havaalanına indik. Valizleri al, kiralama işlemlerini tamamla derken Sabah 6’da aracımızı teslim aldık. 
Bu arada yeni bir bilgi Ankaralılar için; ekim 2015 itibariyle her Salı, Perşembe ve cumartesi Bora Jet karşılıklı seferlerle Ankara’dan direk Münih uçuşlarına başladı.
Maalesef biz dönüş için direk uçuş bulamadığımızdan; Münih’den THY ile İstanbul aktarmalı uçtuk. Ve böylece bir bayram dönüşü Sabiha Gökçen havaalanı rezilliğini de yaşamış olduk.