19 Ekim 2015 Pazartesi

Heilderberg

Aslında Heilderberg romantik yol rotasında değil ama Almanya'nın en romantik kenti (Wege der Romantik) diye anılan, adına şarkılar yazılan bu şehri buraya kadar gelmişken görmemek olmazdı.

Burada kalacağımız oteli booking.com dan satın aldık. Araba park etmek için ek ücret ödemek istemediğimizden bizim için en önemli kriter ücretsiz otoparkının olmasıydı.
Otelimiz Türk bir ailenin işlettiği B&B Hotel Heilderberg.
Kahvaltı hariç iki kişilik oda için 66 euro ödedik. Otelden çok memnun kaldık, otele giriş saati 14.00’dan çok daha önce orada olmamıza rağmen bizi hiç bekletmediler, hemen odalarımıza yerleştik. Aracımızı şehirde nerede park edebiliriz, nereleri gezebiliriz, nerede yemek yiyebiliriz gibi tüm bilgileri Türkçe aldık ☺ İnternet hiç kesintisiz çalıştı. Gayet temiz, fiyat performans oranı yüksek otellerden biriydi. Ancak aracınız yoksa merkeze yürüyerek ulaşabileceğiniz bir mesafe de değil. Belki böyle bir durumda Altstadt yani eski şehir merkezinde ki otellerden birinde kalabilirsiniz ve hiç araç kullanma sorununuz kalmaz ama baştan uyarayım otel fiyatları epey yüksek.
Biz mis gibi bir uyku çektikten sonra, aracımızla merkeze indik, otopark sorunu hiç yok, her yer otopark, otoparkların çeşitli numaraları var ve buna göre yönlendirmeleri var.  7 numaralı parkhaus’a  6 saat aracımızı bıraktık ve toplamda 3,5 euro ödedik. Otoparktan çıkıp 5 dakika yürüyünce şehrin en meşhur caddesi olan Hauptstrasse’ye ulaşılıyor. Burası 1,6 km uzunluğuyla Avrupa’nın sadece yayalara ayrılmış en uzun caddesiymiş. Kafelerin, hediyelik eşya satan dükkânların bulunduğu yürümesi oldukça keyifli bir cadde. Caddenin sonuna doğru Marktplatz , kentin en eski meydanlarından biri, haftalık Pazar yeri olmasının dışında, geçmiş yüzyıllarda halka açık duruşmalara ev sahipliği yapmış, 1970 lerin sonunda sadece yayaların ulaşımına açık hale getirilmiş. Bazen klasik müzik konserlerinin de olduğu Gotik tarzdaki Holy Ghost Kilisesi de (Heiliggeistkirche) bu meydanda. Ortasındaki Herkül Çeşmesi ise 1706-1709 yılları arasında yapılmış, 30 yıl savaşları sırasında yerle bir olan şehrin yeniden inşasında gösterilen insanüstü çabayı simgeliyormuş.
Meydana oldukça yakın Hotel zum Ritter, adından da anlaşılacağı gibi halen otel olarak hizmet vermekte 1592 yılında inşa edilmiş, Alman mimarlık tarihinin, geç Rönesans döneminin en etkileyici  binalarından deniliyor, biz de pek etkilendik kendisinden ☺

Buradan nehre doğru yürüyüp, eski köprü ( Alte Brücke ) diye bilinen, Carl-Theodor Brücke’e geliyoruz. Buraya aşık oluyorum, Neckar nehri, şehri ikiye bölmüş, her yer yemyeşil, manzara muhteşem, boşuna Almanya’nın en romantik şehri denmiyor buraya. Köprüyü, eski kente bağlayan noktada bir de bronz maymun heykeli var, insanlar sıra olmuş, heykelle resim çektiriyorlar, tabii ki bizde eksik kalmadık, birbirinden anlamsız bir sürü maymun kafalı resmimiz oldu ☺



Subwayden aldığımız sandviçlerimizi Neckar nehri kıyısında yayılıp yedikten sonra, Heilderberg kalesine çıkmak için Bergbahnen denilen fünikülere biniyoruz. Eğer fırsatını bulursanız bu 50 kişilik fünikülerin en önüne oturun çünkü yukarı çıktıkça manzara çok güzel. Bu arada kalkış noktası Konmarktplatz’de, istasyon adı station Kornmarkt. Tam yanında da 12 numaralı otopark var.
Fünikülerin ilk durağı Heilderberg Kalesi, 13. yüzyıldan kalma kırmızı kum taşları kullanılarak yapılmış, 1764 yılında yıldırım çarpması sonucu  büyük oranda harap olmuş. Birçok alanda tadilat var. İçeride eczacılık müzesi ve dünyanın en büyük ahşap fıçısı var. Şehrin en güzel manzarası kaleden.  Kaleden, aşağıya yürüyerek iniyoruz, kesinlikle tavsiye ederim, oldukça keyifli bir yol.
Heilderberg Kalesi'nin manzarası
Kaleden iniş yolu

Yemek için Hauptstrasse’de bir İtalyan restoranına oturduk, daha doğrusu biz öyle sanıyorduk, oturduktan 5 dakika sonra anladık ki, sahibi, tüm çalışanlar ve aşçısı dahil Türk

Heilderberg’de bir de meşhur filozoflar yolu (Philosophenweg) var. Karl Thedor Brücke’den devam ettiğinizde oldukça yorucu yılanlı yol adında dik bir patikaya varılıyormuş, oradan devam ettiğinizde de filozoflar yoluna ulaşılıyormuş. Aslında bizim planlamamızda bu yolda vardı ancak Heilderberg’de her yeri o kadar sevdik ve o kadar fazla oyalandık ki, vaktimiz kalmadı. Buradan içine kaleyi de alan güzel Heilderberg fotoğrafları çekiliyormuş, haberiniz olsun

Bu arada Almanya’nın en eski üniversitesi Heilderberg Üniversitesi’de burada, dolayısıyla genç nüfus fazla şehirde.


Yazımın başında bahsettiğim; şarkıyı ( Ich hab'mein Herz in Heilderberg verloren = I lost my heart in Heilderberg ) youtube'dan güzel Heilderberg görüntüleri eşliğinde dinleyebilirsiniz. Tabii şarkıya dayanabilirsiniz :) 

https://www.youtube.com/watch?v=BY5UBz5JlTw







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder